Yakında Çin’de yayınlanan “Vatanın Tabii Zenginlikleri” isimli kitabın Doğu Türkistan kısmında şöyle deniliyor:”Fakat, tarım ve jungar vadisinde keşfedilmiş 453 petrol yatak alanı, 18 tabiî gaz alanı bulunmaktadır. Petrol ve doğalgaz olan yerlerin alam 740 bin kilometrekare olup ingiltere ve Fransa’nın veya Türkiye’nin yüzölçümüne eşittir..”
Bu yerler, “yeraltı petrol denizi Çin’in geleceği” diye yazılmış. Kitapta yine Doğu Türkistan’da “118 çeşit yeraltı madenleri var. Bütün Çin yeraltı madenlerinin yüzde 80’i bu topraklardan çıkmaktadır. Doğu Türkistan’ın tuz rezervi tüm dünyanın bin yıldan fazla kullanmasına yetecek kadardır. Doğu Türkistan’ın 70’e yakın nahiyesi içinde 56 nahiyeden altın çıkmaktadır. Fakat, Altay dağlarındaki altın ocağından her üç ayda bir ton altın çıkarılmaktadır. Doğu Türkistan’ın kömür rezervi olan yerlerin alanı 88 bin kilometrekarelik bir alan olup tüm Çin’in kömür rezervinin üçte birine sahiptir. Nükleer silahlarda kullanılacak en önemli maden olan uranyum da bu topraktadır. Dünyaca ünlü olan kıymetli taşların mekanı Helen’dir. Bu topraklarda insanların hiç elinin değmediği zenginlikler dolu durmaktadır…”
Çinliler, Doğu Türkistan’da yeni bir maden veya zenginlik bulunduğunu duyunca kendilerini tutamayıp sevinç ve heyecana kapılıyor. Doğu Türkirtanlılar ise ayak altındaki bu topraklardan çıkmış olan tabiî zenginliklerin bolluğunu duyunca hayret, korku ve paniğe kapılıyor. Çünkü, Doğu Türkistan’ın neresinden yeraltı madeni veya başka zenginlikler bulunursa o yerdeki yerli halk göç ettirilip bu yerden uzaklaştırılmaktadır. Birkaç sene içinde bu yerler bir Çin şehrine dönüşmektedir. Çinliler zengin olmaya, Uygurlar fakir kalmaya mahkum edilmektedir.
Doğu Türkistan’ın zenginliklerinden gözleri kızaran Çin hakimiyeti Doğu Türkistanlıları bir an önce eritip yok edip bu toprak zenginliklerinin sahibini ebedi susturmanın yeni politikalarını öğretmeye neden oluyor… Doğu Türkistan’la açılan bir maden ocağı veya bir petrol yatağı veya ki bir fabrikada en ağır ve en pis sayılan iş olsa bile bu toprakların sahiplerine az çok verilseydi onların Çin yönetimine olan nefretleri biraz azalırdı. Karındaş komşularımız Özbek, Kazak, Kırgızlar, Ruslar’dan bağımsızlığını aldıktan sonra Doğu Türkistan’da Çinliler’in baskısı daha da artmıştır. Doğu Türkistan halkı büyük bir öfke içindedir. Halk bilhassa gençler silahlı mücadeleye hazır halde beklemektedirler. Ama, biz Çin’de ilerde olacak bir demokratik hareketi beklemekteyiz. Çin’deki 1 milyardan fazla insan, aynen Doğu Türkistanlılar gibi masum insanlardır. Bize zulmü reva görmekte olan Çin yönetimidir. Biz Çin’de Gorbaçov, Yeltsin gibi kendi milletinin ve müstemlekesi altındaki milletlerin hürriyetine kavuşmasını isteyen bir liderin ortaya çıkmasını beklemekteyiz. Eğer, gelecekte de Doğu Türkistan’da asimilasyon ve yok etme politikası aynen devam ederse Doğu Türkistan Asya’daki kan gölüne dönüşecektir. Çünkü, bizim dayanacak gücümüz kalmadı. Allah, mazlum kullarına sabır ve güç kuvvet versih…Amin |
|