Zeynure İsa (Doğu Türkistan)
(Söylemek isteyip söyleyemediği son söz; acaba neydi?!)
Sıfırdan aşağı
30 derece soğuk
Bir zamanlar gül kokan
Güzeller güzeli şehirde – Gulca’da,
Ölüm kokuyor
Çin zalimi elinde, ölüm kusan kaleşnikoflar
Kocaman hortumdan fışkırıyor zehirli soğuk su
İnsani hakları için
Öz toprağının bağımsızlığı için
Öz toprağına düştü Uygur mertleri…
Ay yüzlü kızlar, batur oğlanlar
Görüyor musun?!
Buz katmış şehitlerden dağ!!!
(Ölmeyen her canın yüreğinde dağ)
Anneler gözyaşları buz
Bembeyaz sakallarda buz kattı göz yaş
(Sene 1997, 5 Şubat)
Şehitlerin birisi, senin ağabeyin idi: Mustafa.
Onu öldüren Çinli’nin eli,
Sana vurdu kısırlaştırma iğnesi
(Kedi köpeklere vurulan iğne)
Sen aşık idin komşu kızına (O da hem sana)
Bahar mevsimini bekliyordunuz düğün için.
Yine o Çinli’nin, o kanlı eli
Maşuğun (sevgilin) o, kızı, saçından çekerek, süründürerek
Götürdü Çin Seddi içine
Milyon bahtıkara Uygur kızıyla beraber
Bu da yetmedi
9 yaş üzeri erkekleri, ev evden yakaladı Çin zalimleri
Hapse attı
Çoktan Pekin’den
Komünist parti yetkililerini
Yani 90 yaş 80 yaş ihtiyar Çinlileri taşıyan uçak
Doğu Türkistan’da yerini almıştı, uzman doktorlarıyla
Mustafa’nın sağ tarafına sıkıldı bir kurşun,
Maksat onu değil öldürmek
Can çekişirken (henüz ölmeden)
Onun kalp, ciğer, böbreğini sökmek
İhtiyar “Çinli… başkan…” mahlukların içine takmak…
Yine Çinli’nin kanlı eliyle
Vahşice söküp alındı yürek, bağırsak, böbrek, dalak
Genç masum, o, Mustafa’daki o aşık yürek!
Yürek damarları patır patır koparılırken
“Allah’ım” diyebildi Mustafa
Devam etti sözüne ama sessiz.
Haksızlık, adaletsizliğe dolmuş bu dünya,
Onun son sözlerini duyamadı.
Acaba o, ne söylemiş olabilir?
Kendimizi onun yerine koyup görsek mi?
Onun son sözlerini tahmin edebilir miyiz?
İnsanlık için kafa yorsak mı?
Acaba onun son sözü nedir?