Korede ABD ve Çin’in Şah oyunu
Kore yarım adası iki Koreli kardeş devletin kavgası bahane edilerek yine devlerin hesaplaşmasına sahne oluyor.
Aslında bu kavganın bir cephesinde Amerika Birleşik Devletleri, öbür cephesinde Çin Halk Cumhuriyeti var. Arada onların adına hırlaşan Kuzey ve Güney Kore Devleti birbirini yemek için adeta sabırsızlanıyor.
1950 ile 1953 arasında yapılan Kore savaşı soğuk savaşın ilk sıcak çatışması ve başlangıcı olmuştu. Savaş ABD ve müttefiklerinin daha sonra da Çin Halk Cumhuriyetinin savaşa katılmasıyla uluslararası bir boyuta taşınmıştı.
Savaş sonrasında Kore Kuzey ve Güney Kore olarak ikiye bölünmüş, birçok sorunu da günümüze kadar beraberinde taşımıştır
Kuzey Kore Çin Halk Cumhuriyetinin, Güney Kore ise Amerika birleşik devletlerinin bölgedeki piyonları olarak yıllardır savaş pozisyonunda yaşamaktadırlar.2007 de imzalanan barış anlaşması ise, göstermelik bir anlaşma olup kâğıt üzerinde kalmıştır.
Dünyadaki ekonomik kriz başta Amerika olmak üzere birçok batılı ülkeyi temelinden sarsmış, beraberinde büyük sıkıntılar getirmiştir. Dünyanın en güçlü ekonomisi Çin, Dünyanın en güçlü devleti Amerika, yine dünyanın en borçlu ve sorunlu ülkesi de ABD olarak kayıtlara geçmektedir.
Birinci ve 2. Dünya savaşlarının çıkış nedenlerinin başta gelen sebeplerinden en önemlisi lider ülkelerin daralan ekonomileri, hammadde kaynakları, yeni pazarlara hâkim olma mücadelesi olarak özetlenebilir.
Şu anda Amerika’nın içinde bulunduğu konum dünya liderliğini (eskiden olduğu gibi) tek başına götürebilecek ve sürdürebilecek bir durunda değil.
Hızla büyüyen Çin ve sürekli gelişen bir Rusya karşısında ABD dik durabilmekte zorlanmakta, gelecekte elinde tuttuğu birçok mevzileri de kaybetmekle karşı karşıya kalmış görünmektedir.
ABD’nin müttefikleri Avrupa Devletleri de derin bir krizle boğuşmaktan yorgun düşmüş durumdadırlar. Onlar, kendi dertleriyle uğraşmaktan ABD’ye yardım ve destek çıkacak durumda bile değiller.
Güçlenen Brezilya, Hindistan ABD’nin yedeğinden kopmuş kendilerine özgü ayrı bir yol çizmiş durumdalar. Ortadoğu baharı ile de ABD Ortadoğu’da tarihinde görülmemiş bir nefreti ve ABD karşıtlığını üzerine çekmiştir.
Bütün bunlar ABD hegemonya sınırlarını daraltıyor, gelecekteki planlarını ve hesaplarını da şimdiden zora sokuyor.
ABD içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtulmak için başını kendisinin çektiği iki kutuplu bir dünyanın özlemini çekmektedir. Birilerini öcü ve tehdit olarak göstererek birçok güçsüz ülkeyi kendi etrafında tekrar müttefik olarak toplamayı arzu etmektedir. Bunun içinde dünya çapında bir krizin çıkarılması gerekmektedir.
Sonra Çin’e ve Rusya’ya karşı soğuk savaş döneminde olduğu gibi kendisi meydana çıkıp bir blok oluşturacak ve birçok zayıf ülkenin koruyuculuk rolünü üslenmek isteyecektir. Ve böylece zayıflayan itibarını geri kazanmak, yıpranan liderliğini güçlendirmek, tıkanan ekonomisini açmak ve ayağa kaldırmak isteyecektir.
ABD Irak, Afganistan, Somali işgalleriyle Ortadoğu’da aradığını bulamadı. Dünyada da iyice itibarını kaybetti. Arap baharına da hazırlıksız yakalanarak birçok devletle olan ilişkileri eskisinden daha da kötüye gitti. Şimdi tüm bunlara bir çözüm arayışı içinde çareler aramaktadır.
Çoğu kez krizler iyi yönetilirse birçok farklı krizleri de ortadan kaldırır. Amerika içine düştüğü krizden yeni bir dünya kriziyle kurtulmayı planlıyor. Kuzey ve Güney Kore’yi savaşın eşiğine getiren gerçek nedenlerin başında uzak doğunun hâkimiyet mücadelesi geliyor.
Başka bir cephede Çin ise, ABD tehdit ve baskılarından olağanüstü sıkılmış durumdadır. Dünyanın neresinde iş yapmaya kalkışsa ABD’yi karşında görmektedir. Bu da Çin’in milli çıkarlarına ve dünya liderliğine giden yolda önünde en büyük engel olarak görülmektedir.
Şahlar karşı karşıya gelmeden önce meydanda önce piyonlar sürülür. Her iki Kore’nin arkasında tetikte duran Çin ve ABD uzak doğuda şah oyunu oynamaktadır. İkisi süper güç oturup anlaşırsa iki Kore’nin hır gürleri de bir anda son bulur. Onlar anlaşamaz ise, Koreliler istemese de kendilerini savaşın tam ortasında bulurlar. Çünkü savaşa karar verenler piyonlar değil, Şahlardır.
Kuzey Kore’nin nükleer tehdidi ABD’nin Güney Kore’ye atom başlıklı nükleer füzeler taşıyan B-2 ve F-22 “hayalet uçakları” ile savaş gemileri göndermesi, Çin’i de harekete geçirerek Kuzey Kore sınırına asker ve savaş uçakları yığmasına neden olmuştur.
Her ne kadar savaş Korelilerin arasında yapılacakmış gibi görülse de, oyun kurucular ve gerilimin esas patronları Çin ve ABD dir.
İki devin dünyada oynadıkları oyunun sadece küçük bir parçasıdır. Karşılıklı hamleler ve ataklar her iki dev anlaşıp alacaklarını alıncaya, bölüşeceklerini bölüşünceye, aralarındaki anlaşmazlıkları giderinceye kadar sürecektir.
Böyle kirli bir savaşta piyonlar ne kadar dövüşürse dövüşsün sonunda kaybederler, kazanan her zaman Şahlardır.
Arif Altunbaş – Haber7
arfltnbs@hotmail.com