Çin’in Doğu Türkistan bölgesinde uyguladığı insanlık dışı politikalar, büyük ölçüde bölgenin ekonomik ve stratejik öneminden kaynaklanıyor. Enerji kaynakları bakımından Çin’in birçok eyaletini geride bırakan Doğu Türkistan, aynı zamanda sekiz ülkeyle olan uzun kara sınırı nedeniyle de Çin’in adeta dışarıya açılan karayolu olma özelliği taşıyor.
Doğu Türkistan veya diğer adıyla Sincan Uygur Özerk Bölgesi, Çin’in ekonomik, askeri ve jeopolitik çıkarlarının yanı sıra enerji kaynaklarına erişimi açısından da oldukça stratejik bir bölge. Öte yandan, Yeni İpek Yolu olarak da adlandırılan Bir Kuşak Bir Yol projesinde Doğu Türkistan’ın kilit bir önemi bulunuyor.
Uygur Türklerinin yaşadığı bölge, tarımsal üretim (pamuk ekimi) ve madencilik kaynakları (kömür, petrol, gaz, demir, altın, bakır, kurşun, çinko, uranyum) açısından çok zengin.
Doğu Türkistan bölgesindeki enerji kaynakları Cungar Havzası, Tarım Havzası ve Turfan-Kumul Havzası olmak üzere üç büyük havzada bulunuyor.
ÇİN’İN EN BÜYÜK ENERJİ KAYNAĞI DOĞU TÜRKİSTAN
Bölgenin hem kaynak hem de insan gücü bakımından sömürülmesi, Çin’in “kapitalist dünyanın atölyesi” olma isteğiyle de bağlantılı. Zira, bunun için çok fazla enerji gerekiyor ve Doğu Türkistan da önemli bir kaynak.
Doğu Türkistan, enerji kaynakları bakımından Çin’in diğer bölgeleriyle kıyaslandığında ilk sıralarda yer alıyor. Çin’in toplam petrol rezervlerinin yüzde 30’unu oluşturan bölgedeki toplam petrol rezervinin 23 milyar ton olduğu tahmin ediliyor.
16 metreküp civarında doğalgaz rezervine sahip olan Doğu Türkistan, Çin’in doğalgaz rezervlerinin yüzde 34’ünü oluşturuyor. Petrol ve doğalgaz, toplam 7 bin 378 km uzunluğundaki üç büyük boru hattıyla Shanghai, Fujian, Guangzhou’a taşınıyor.
Bölgede çıkan 2.19 trilyon ton kömür, ülkenin toplam kömür rezervlerinin yüzde 40’ına denk geliyor. Doğu Türkistan’da çıkan kömürün yüksek kalorifik değere sahip olması da tercih edilen bir enerji kaynağı olmasını sağlıyor.
Öte yandan Doğu Türkistan’da, şu an için kısmen yararlanılan yenilenebilir enerjiler (rüzgar, güneş, hidroelektrik) için de büyük bir potansiyel bulunuyor.
UCUZ İŞGÜCÜ VE ASİMİLASYON
Çin’in Bir Kuşak Bir Yol projesi çerçevesinde Doğu Türkistan bölgesindeki kontrolü son dönemde daha da arttı. Bölge hem Çin’in Batı ile olan küresel ticaretini güçlendirmeyi hem de Orta Doğu’dan ithal edilen fosil yakıtlara olan bağımlılığını azaltmayı (Rus gazı ve petrolü ithal ederek) amaçlayan bu geniş ekonomik ve jeostratejik planın merkezinde yer alıyor.
Ancak Çin, bölgedeki tüm Uygurları fiziksel olarak tasfiye etmek istemiyor. Pekin’in asıl niyeti, Doğu Türkistan’ın yerli Müslüman halklarını kültürel olarak yok etmek, kimliklerini tamamen ortadan kaldırarak onları Çinlileştirmek ve ucuz işgücü olarak istihdam etmek. Bu nedenle de kitap yakma, anadillere karşı tedbirler, din özgürlüğü kısıtlamaları, yeniden eğitim kampları, insanları gözetleme ve ihbar etme sistemi, kontrol noktaları ve sistematik biyometrik kayıtlar bu politikanın bir parçası.
Pekin yönetiminin Uygur Türkleri üzerinde uyguladığı politikanın diğer sömürgeci uygulamalardan farkları dört maddede şöyle sıralanabilir:
1. Strateji önleyici olarak uygulanır,
2. Yapısal olarak Maoist tarzda, ÇKP’nin mahalle komitelerinin iş birliğine dayanır,
3. Çok büyük ölçekte izleme ve yüz tanıma teknolojileri kullanılır,
4. Açık hava hapishanelerinde olduğu gibi kendi ülkelerinde hapsedilen halk, Filistinliler gibi sadece sert bir kontrole değil, aynı zamanda kitlesel ölçekte zorla asimilasyon girişimine de maruz kalır.
Çin topraklarının altıda birini kaplayan bölge, aynı zamanda ülkenin tüm kara sınırının dörtte biri (5 bin 600 kilometreden fazla) ile en uzun kara sınırına sahip. Sekiz ülkeyi sınırlayan (Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Pakistan, Moğolistan, Hindistan ve Afganistan) Doğu Türkistan’ın eşsiz coğrafi konumu, onu Çin’in Bir Kuşak Bir Yol güzergahı boyunca Orta Asya, Batı Asya ve Avrupa’ya açılan önemli kapısı haline getiriyor.
ÜRETİM VE ARAMA ÇALIŞMALARI HIZLANDIRILDI
2017-2019 yılları arasında Çin’in petrol ve doğalgaz sektöründeki artan harcamalarının en büyük etkeni, Doğu Türkistan’daki petrol ve doğalgaz faaliyetlerinin ivme kazanmasına bağlı. Bölgede üretimin yanı sıra arama çalışmaları da hızlandırıldı.
Geçtiğimiz yıl aralık ayında Çin’in PetroChina şirketi, Doğu Türkistan’da 109 milyar metreküp doğal gaz rezervi bulduğunu açıkladı. Şirketin bölge genel müdürü Huo Cin, rezervden günlük 610 bin metreküp doğalgaz ve 106 metreküp petrol çıkarmayı hedeflediklerini söyledi.
Aynı şirket, Ekim 2019’da da bölgenin güneyinde yaptığı çalışmalar sonucunda 115 milyar metreküp doğalgaz rezervi bulmuştu.
Uzmanlar, Çin’in 2030 yılındaki yıllık petrol tüketiminin 690 milyon tona ve yıllık doğalgaz tüketiminin ise 620 milyar metreküpe ulaşacağını tahmin ediyor. Bu kapsamda, Çin’in ekonomik gelişimini sürdürebilmesi ve giderek artan enerji ihtiyacını karşılayabilmesi için Doğu Türkistan’ın stratejik öneminin gelecek yıllarda da sürmesi bekleniyor.
Doğu Türkistan, 2004’ten bu yana Batı-Doğu Gaz Boru Hattı üzerinden Çin’in 15 şehrindeki 400 milyon insana 270 milyar metreküp doğalgaz sağladı. Öte yandan, Orta Asya-Çin Doğalgaz Boru Hattı, Kazakistan-Çin Petrol Boru Hattı ve Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru’nun Doğu Türkistan üzerinden geçmesi, Çin’in enerji taşımacılığında bölgenin stratejik önemini gösteren önemli etkenler.

*Kapak görseli Foreign Policy’den alınmıştır.